‘Her koldan muhalif olmanın bedelinin ödetildiği bir ortam var’
BTP İstanbul Küçükçekmece İlçe Binası merasimle hizmete açıldı. Merasime BTP Genel Lideri Hüseyin Baş katıldı. BTP lideri, kurdele kesiminin ardından Küçükçekmece Belediye Lider Yardımcısı Gökhan Aygün, belediye meclis üyeleri, BTP İstanbul İl Başkanı …
BTP İstanbul Küçükçekmece İlçe Binası merasimle hizmete açıldı. Merasime BTP Genel Lideri Hüseyin Baş katıldı.
BTP lideri, kurdele kesiminin ardından Küçükçekmece Belediye Lider Yardımcısı Gökhan Aygün, belediye meclis üyeleri, BTP İstanbul İl Başkanı Fuat Şengül, BTP Küçükçekmece İlçe Lideri Tolga Göleçin, BTP Küçükçekmece idaresi ve basın mensupları ile bir ortaya gelip açıklamalarda bulundu.
“BEN SÜRECE “PARDON SÜRECİ” DİYORUM”
Hüseyin Baş, şunları kaydetti:
“Türkiye çok tıkanık bir süreçte. Her koldan muhalif olmanın bedelinin ödetildiği bir ortam var. Burada muhalif olduğunuz takdirde renginizin çok bir değeri yok. İster siyah olun, ister kırmızı olun, ister beyaz olun, bir bedel ödetiyorlar size. Hasebiyle bu aslında, hukukun, adaletin ve demokrasinin askıya alındığı bir süreç. Bu son süreçlere herkes bir isim takıyor. Açılım diyen var, terörsüz Türkiye diyen var, öbür şeyler diyen var, ben sürece “pardon süreci” diyorum. Niçin? Bütün bu sürecin sonunda kime bir bedel ödetiliyorsa öbür bir cümle kuramadan şunu diyecekler, pardon, biz yanlış yaptık. Zira haksız hukuksuz yere gençlere zulmediliyor adeta. Belediye liderlerinin yaşadıkları ortada. Başta İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Sayın İmamoğlu olmak üzere. Siyasi parti genel liderleri, Sayın Ümit Özdağ başta olmak üzere çok ağır bedellerle karşı karşıya. Ben şu anda isimli denetimle hür bırakılmış bir şüpheliyim. Kuşkulu olmamın sebebi muhalif olmam. Öbür sebebi yok.
“DEMOKRASİ ASKIYA ALINMIŞTIR”
Geçen hafta Karaman’daydık. Karaman Vilayet Kongremizi yapacaktık. O denli enteresan bir şey ki, kanun size diyor ki, şayet bir siyasi partiyseniz kongre yapmak zorundasınız. Yani bir siyasi partinin en yapmazsa olmaz diyeceğiniz faaliyeti kongre faaliyeti. Ve bu bir yasal mecburilik. Biz yasal zorunluğu yerine getirmek için Karaman’a gidiyoruz. En az 15 gün evvelce yeniden Yüksek Seçim Kurulu’nun belirlediği halde -sizin ilçe kongrenizi, vilayet kongrenizi yapacağınız yer, bunun saati muhakkak olmak zorunda- bunları belirlemişiz. Gidiyoruz, kapılar kilitlenmiş. Niçin efendim? Zira Sayın Cumhurbaşkanı’nın resmi varmış da, önü Atatürk ve Türk bayrakları ile kapatılmış, fotoğraf artta kalmış. Artık en başta şunu sorduk. Burası Bağımsız Türkiye Partisi’nin vilayet kongresi. Burada bir öteki partinin genel liderinin fotoğrafının ne işi var? Benim fotoğrafım Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kongresinde olabilir mi? Cumhuriyet Halk Partisi’nin kongresinde olabilir mi? Ya da onlardan birinin benim kongremde neden resmi olsun? Bu, O’nu beğenip beğenmemekle, sevip sevmemekle ilgili bir durum değil. Pek demokratik bir durum. Fakat Türkiye’de bu şunun ispatı: Demokrasi askıya alınmıştır ve hata işlendi, Karaman’da cürüm işlendi. Bir siyasi partinin faaliyetini engelleme kabahati anayasal bir kabahat. Üstten talimat var denilerek aşağıdaki kişi kanunsuz buyruğu yerine getirdi. Bu kadar milletin iradesinin, toplumun beklentilerinin karşılığında üstten talimatlar geçerli ise bu ülke çok berbat bir yere gidiyor demektir.”
“ŞU AN ADALET NİZAMI İLE BİR ÇATIŞMA YAŞANIYOR”
Amasız fakatsız Türkiye’de adalet yerinde bütün politikler birleşmek durumundadır. Aksi halde elimizden gidecek olan şey, öteki bir formda, bir parayla, bir çalışma ile rastgele bir şey ile elde edebileceğimiz bir şey değil. Şu an adalet nizamı ile bir çatışma yaşanıyor. Umarız en kısa müddette Türkiye eski demokrasi anlayışına, eski adalet anlayışına döner. Bugün iktidar partisine sorsanız 23 yıl öncesinden itibaren Türkiye’de ne demokrasi vardı, ne adalet vardı, ne hukuk vardı, ne çok parti vardı, buzdolabı bile yoktu. Ancak işin hakikatinin o olmadığını hepimiz biliyoruz. Eski Türkiye dedikleri yerde muhakkak adalet, demokrasi, hukuk bir biçimde işliyordu. Bu işlediği takdirde, paranız olmayabilir, işler berbat gidebilir, hepsi düzeltilir lakin adalet yoksa hiçbir şey kalmıyor elinizde.”
